Bir mahallede yaşanan trajik bir olay, aile içindeki şiddet sorunlarına dikkat çekti. 32 yaşındaki Ayşe Yılmaz, eşi tarafından binbir acıyla katledildi. Üstelik olay, Yılmaz’ın 7 yaşındaki kızının gözleri önünde gerçekleşti. Yaşanan bu trajedi, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi; aile içi şiddet ve kadın cinayetleri konularında toplumsal duyarlılığı artıracak bir örnek teşkil etti.
Olayın ayrıntıları, Yılmaz'ın arkadaşları ve ailesi tarafından gün yüzüne çıkarıldı. Yılmaz’ın en yakın arkadaşları, onun eşi tarafından sürekli olarak tehdit edildiğini ve "Sonum iyi olmayacak" dediğini belirtti. Ayşe’nin bu uyarılarına rağmen, aile içindeki tehdit ve psikolojik şiddetin devam etmesi, herkesi düşündürmeye başladı. Yılmaz, birçok kez komşularından ve ailesinden yardıma başvurmuş, ancak zamanla tehditlerin artması ve şiddetin boyutunun büyümesi nedeniyle bu destekler yetersiz kalmıştı.
Yılmaz'ın yaşamı boyunca karşılaştığı şiddet, onu hem psikolojik hem de fiziksel olarak yıpratmıştı. Eşiyle yaşadığı sorunlar, artık dayanılmaz bir noktaya gelmişti. Yılmaz, son zamanlarda daha da sıklaşan tehditlerin ardından özellikle kızıyla birlikte yaşamak zorunda olduğunun bilincindeydi. Ancak o gecenin kabusunu tahmin edememişti. Gece geç saatlerde evde yaşanılan olayı, komşularının feryatları sonrasında hapisteki eşi tarafından duyma şansı buldu. Kızının gözleri önünde katledilen bir anne, büyük bir kayıptı.
Ayşe Yılmaz’ın ailesi, yaşanan bu olaya derin bir üzüntü içinde tepki gösterdi. Yılmaz'ın babası, "Kızım işkence görerek öldürüldü. Bunu önleyebilseydik, belki bugün yanımızda olacaktı," sözleriyle sistemin nasıl işlediğine dair duyduğu hüsranı dile getirdi. Aile, hukuk sisteminin ve güvenlik güçlerinin, Ayşe’nin yaşadığı durumu ciddiye almamasından şikayetçi oldu. "Kızımız defalarca şikayette bulundu ama dikkate alınmadı. Biz de bu kadar kötü bir sonuçla karşılaşmayı beklemiyorduk," dedi.
Olayın ardından sosyal medyada binlerce insan Yılmaz’ın yaşadığı durumu paylaşarak, aile içi şiddetre karşı sesini yükseltmeye başladı. Kadın ve çocukların güvende olduğu bir toplum yaratma çağrısı yapıldı. Kadın hakları savunucuları, yaşanan bu olayın, özellikle kadınları korumak ve güvenli bir yaşam sağlamak için daha fazla önlem alınması gerektiğini vurguladı.
Bu tür olayların önüne geçmek amacıyla yetkililere yapılan çağrılar arasında, aile içi şiddet vakalarına daha fazla müdahale edilmesi, mağdurlara koruma sağlanması ve eğitim programlarıyla toplumsal farkındalığın artırılması da yer alıyor. Herkesin gözleri önünde yaşanan bu acı olay, toplumsal duyarlılığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Unutulmaması gereken bir gerçek var ki, aile içi şiddet sadece bir kişiyi değil, tüm toplumu etkileyen derin yaralar açıyor.
Ayşe Yılmaz’ın hayatı, herkesin içini burkarken, aynı zamanda ihtiyacımız olan toplumsal sorumluluğu da vurguluyor. Mağdurun yaşadığı korku ve endişenin bir an önce sona ermesi için, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla çalışmaların hızlandırılması gerekiyor. Bu olayın, herkesin dikkatini çekmesi ve benzer durumlardaki mağdurlara yardım edebilmek için bir dönüm noktası olmasını umuyoruz. “Kadın cinayetleri, birer rakam değil; her rakam bir yaşam, her yaşam da bir umut,” mesajıyla toplumsal duyarlılığı artırmak için adımlar atılmalı.