Ülkemizin dört bir yanında bayram coşkusu yaşanırken, maalesef bir aile dehşet verici bir olayla sarsıldı. Dilan, eşi tarafından bir bayram sabahı hayattan koparılarak, tüm sevdiklerini ve toplumumuzu derin bir üzüntüye uğrattı. Bu trajik olay, sadece bir kadının hayatına mal olmakla kalmadı; aynı zamanda, aile içi şiddet konusunu bir kez daha gündeme taşıdı. Herkes bu tür olayların önlenmesi için ne tür önlemlerin alınabileceğini sorgularken, yaşanan üzücü olay, toplum üzerindeki etkisini sürdürmekte.
Dilan, 30 yaşında genç bir anne olarak, hem iş hayatında hem de sosyal yaşamında sevgi dolu bir birey olarak tanınıyordu. Arkadaşları ve ailesi tarafından çok sevilen, hayata pozitif bakan bir insandı. Bayram sabahı, herkes gibi Dilan da bayramın tadını çıkarma hayalleri kuruyordu. Ancak, her şey bir anda değişti. Kocasıyla yaşadığı anlaşmazlıklar sonrasında, Dilan korkunç bir saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Bu olay, sadece bir kadının hayatını sona erdirmekle kalmadı; aynı zamanda, onun beş yaşındaki çocuğunun hayatının da geri dönüşü olmayan bir şekilde etkiledi.
Dilan’ın ölümü, aile içi şiddet vakalarının toplumdaki varlığını gözler önüne serdi. Ülkemizde her yıl on binlerce kadın, benzer nedenlerle hayatını kaybediyor. Ancak Dilan gibi güzel bir kadının ölümü, toplumsal cinsiyet eşitliğinin, kadın haklarının ve aile içindeki şiddetin önlenmesi konularında toplumsal bir idrak oluşturmak adına önemli bir dönüm noktası olmayı vaat ediyor. Mahalle sakinleri, bu olayın ardından yas tutarken, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları da olayın üzerine giderek, farkındalık oluşturma adına çeşitli çalışmalar başlatma kararı aldı. Eğitim programları ve bilgilendirme kampanyaları ile aile içi şiddetin önlenmesi amacı güdülmekte. Ayrıca, kadınlara yönelik destek hatlarının yaygınlaştırılması ve güçlendirilebilmesi için sıkı çalışmalar yürütülmekte. Dilan’ın acı kaybı, toplumun bir araya gelerek bu tür olaylara karşı durması gerektiğini gözler önüne sermekte.
Olayın ardından Dilan'ın ailesi, pankartlarla sokaklara çıkarak adalet talep etti. "Dilan yalnız değildi, şimdi de yanımızda değil!" sloganıyla adaletin sağlanmasını isteyen kalabalık, olayın sadece bir cinayet olmadığını, aynı zamanda bir sosyal sorunun da yansıması olduğunu ifade etti. Türkiye genelinde, benzer olayların daha fazla yaşanmaması için toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık artırma çalışmalarının hızlandırılması gerektiği konusunda birleşen grup, toplumsal güvenliği sağlamak adına adımların atılması gerektiğinin altını çizdi.
Bayramın bir diğer anlamı, dostluk ve paylaşımın ön planda olduğu bir dönemdir. Ancak ne yazık ki, bazı aileler için bu dönem, acı ve gözyaşlarıyla dolu bir tarihe dönüşebiliyor. Dilan ve onun gibi şiddete maruz kalan kadınların hatıraları, bizlere sadece bir anı olarak kalmamalıdır. Bu olay, toplumsal bir yaraya parmak basmakta ve herkesin bu konuyuhakında düşünmeye ve mücadele etmeye itmelidir.
Sonuç olarak, bayram günlerinde yaşanan bu karanlık olay, yalnızca Dilan’ın değil, aynı zamanda aile içi şiddete maruz kalan binlerce kadının sesi olmayı hedefliyor. Toplum olarak bu gibi olayların önüne geçebilmek için Dilan’ın başlattığı bu sesi duymak, anlamak ve karşı durmak zorundayız. Herkesin bayramda yaşadığı sevinci yaşayabilmesi için ortak bir bilinçle hareket etmeli ve Dilan’ın hatırasını en güzel şekilde yaşatmalıyız.